28 Aralık 2007 Cuma

EDİRNE'NİN DÜŞÜŞÜ

EDİRNE'NİN DÜŞÜŞÜ
Şarköy Çıkarması, böyle bir ortam içinde gerçekleşti. Babıali baskının baş rolündeki Yarbay Enver Bey'in önayak olduğu bu plana göre; kendisinin kurmay başkanlığını yaptığı İstanbul'daki 10. Kolordu denizden Şarköy kıyılarına çıkarılacak, Gelibolu cephesindeki kuvvetler de karadan taarruz edecekler ve bu cephedeki Bulgar kuvvetleri ezilerek Edirne üzerine yürünecekti. Harekat istenilen şekilde gelişmezse bile, Bulgar kuvvetlerinin bir kısmı bu cepheye çekilerek Edirne'nin yükü azaltılacak ve kamuoyunun istekleri bir ölçüde yerine getirilmiş olacaktı.
Planın uygulamasına, ateşkesin bozulduğu günün haftasında başlandı...
Enver Bey'in kurmay başkanlığını yaptığı Hurşit Paşa komutasındaki 10 Kolordu, iki Nizamiye tümeni ve iki alaylı birlikten kuruluydu. İstanbul'dan gemilere bindirilen ilk çıkarma birlikleri, 8 Şubat günü Şarköy kıyılarına ulaştılar ve saat 11.00'e doğru sahile ayak bastılar. Çıkarmanın, sabahın erken saatlerinde baskın şeklinde başlaması planlanmıştı; ancak gemilere binmekte gecikildiği için bu saatte kalınmıştı. Kötü rastlantı, deniz de dalgalıydı. Üstelik asker hem eğitimsizdir, hem de denize alışık olmadığından çoğunu deniz tutmuştu. Buna rağmen savaş gemilerinin desteğinde çıkarma yine de başarılı olmuştu. Hiçbir düşman direnişi ile karşılaşmayan ilk birlikler kıyıya ulaşıp bir köprübaşı tutmuşlardı. Böyle bir hareket beklemeyen Bulgarlar, baskına uğramışlardı.
Binbaşı Fethi Bey'in kurmay başkanlığını, Binbaşı Mustafa Kemal'in harekat şube müdürlüğünü yaptığı Fahri Paşa komutasındaki Mürettepe Kolordusu da, sabah erkenden Gelibolu cephesinden taarruza başlamıştı. Kolordu, 27. Tümen ve Mürettep Tümen'den kuruluydu. Kuzeyde Şarköy'de çıkarmanın başladığı saatlerde 27. Tümen de düşmanın ilk hat mevzilerini ele geçirdi. Türk savaş gemileri, Marmara'dan bu taarruzu desteklemekte ve toplarıyla taarruzun yolunu açmaktadır.
Ancak, az sonra işler tersine döner. 27. Tümen Komutanı Mustafa Paşa, yarılan düşman gediğine ihtiyat alayını sürmekte geç kalmış, bu arada 7. Bulgar Tümeni kendisini toparlamıştır. Hesapta olmayan bir sisin bastırması ile başlayan Bulgar karşı taarruzu, daha çoğu Arap erlerinden kurulu 27. Tümen cephesinde karışıklığa sebep olur. Sonra çekilme başlar ve kısa sürede iş bozguna döner. Bu bozgun, Batıdaki diğer birlikleri de etkiler. Az önce başarı ile gelişen harekat, yenilgiye dönmüştür.
Bunun üzerine Kolordu Komutanı Fahri Paşa eski mevzilere çekilme emri verir. Halbuki bu sıralarda, 10. Kolordu'nun Şarköy çıkarması başarı ile devam etmektedir. O günkü savaşta Mürettep Kolordu'nun ölü ve yaralı olarak kaybı 3.232 kişiyi bulmuştur.
Akşama doğru Hadımköy'deki karargahında durumu öğrenen Başkomutan Vekili Ahmet İzzet Paşa, Mürettep Kolordu'nun bu başarısızlığı karşısında, yalnız başına kalan Şarköy çıkarma kuvvetlerini bir maceraya atılmaktan korumak ister ve çıkarma kuvvetleri komutanı Hurşit Paşa'ya emir vererek, çıkan birliklerin geriye alınmasını emreder. Kurmay Başkanı Enver Bey ise harekatta devam düşüncesindedir. Onun etkisiyle Hurşit Paşa, çıkarmayı sürdürür.
Ertesi gün, 9 Şubat sabahı, çıkarma kuvvetinin (10. Kolordu'nun) yarısı kıyıya çıkmıştır. Henüz düşman hareketi yoktur ve çıkarma devam etmektedir. Ama beri yandan da, ortada çelişkili ve askerliğe sığmayan bir durum vardır: Bir kolordu komutanı kendi kurmay başkanını etkisinde kalarak başkomutanın emrini dinlememekte, kendi başına buyruk hareket etmektedir.
İşe Başbakan ve Harbiye Bakanı Mahmut Şevket el koyar. Çıkarmanın derhal durdurulmasını ve çıkan birliklerin gemilere alınmasını emreder. Halbuki o gün Gelibolu cephesindeki Bulgar 7. Tümeni, Mürettep Kolodu'nun, yeni bir taarruzunu bekleyerek, gerisindeki Şarköy çıkarmasına kuvvet ayıramamış, daha gerilerde ihtiyattaki Bulgar kuvvetleri ise Şarköy'e parça parça ulaştığından bir harekete girişememişlerdir.
O zamanın koşullarında çıkarma kuvvetlerini yeni birliklerle desteklemek, silah, cephane ve diğer bütünlemelerini sağlamak güçtü. Gelibolu'daki Mürettep Kolordu'nun düşman cephesini yararak çıkarma kuvvetleri ile birleşmesi gerçekleşemezse, geriden gelmekte olan düşman ihtiyat birlikleri karşısında yalnız başlarına kalan çıkarma kuvvetlerinin yok olma tehlikesi vardı.
Çıkarma kuvvetleri komutanı, başbakanın kesin emri üzerine çıkarmayı durdurarak kıyıdaki birliklerin gemilere alınmasına başladı. Bulgarların çıkarma bölgesine yeterli kuvvet getirememiş olmalarından dolayı, çıkarma birlikleri iki gün boyunca hiçbir zorlukla karşılaşmada kıyıyı boşattılar ve gemilere bindirilerek -İstanbul yerine- Gelibolu'ya çıkarıldılar. Çıkarma harekatı başarısız olmuştu. Bu durum, Türk ordusunun henüz taarruz gücü kazanamadığını ortaya koyuyordu.
Türk Doğu Ordusu, hiç olmazsa bir şeyler yapmış olmak için "Taarruzi Keşif" denen bazı hareketlere girişti. Bulgarlar, Çatalca cephesinde kuvvetli artçılar bırakarak 15-20 kilometre geriye çekilmişlerdi. Niyetlerinin, Türk ordusunu zamanından önce bir taarruza teşvik ederek mevzilerinden çıkarmak, sonra da büyük bir karşı taarruzla Çatalca mevzilerini de yarıp İstanbul'u ele geçirmek olduğu anlaşılıyordu. Bununla birlikte Ahmet İzzet Paşa, yine de bir kısım kuvvetle Bulgar artçılarını atarak ilerledi. Büyük Çekmece Batısında kuvvetli bir ileri mevzi tuttu. Bu arada irili ufaklı bir sürü çarpışma ile ilerili gerili hareketler oluyordu.
Yeniden savaşın başlamasından bir buçuk ay sonra 17 Mart'ta, Çatalca cephesinde bir taarruz denemesi daha yapıldı. Bütün cephede girişilen bu harekat sonunda yeniden geriye dönüldü. Bulgarlar hala yenilmeyecek kadar kuvvetli idiler. Şimdi artık iki taraf da birbirine taarruzdan çekiniyordu. Bulgarların kesin bir saldırıya girişmeden önce Edirne'nin düşmesini bekledikleri anlaşılmaktaydı

Hiç yorum yok: