28 Aralık 2007 Cuma

Çeçenistan Tarihi

Çeçenistan Tarihi
Çeçenistan ve Coğrafi konumu:
Sovyetler Birliği döneminde Çeçen-İnguş Otonom Cumhuriyeti, (9 Kasım 1991’de bağımsızlkığını ilan ederek Çeçenistan Cumhuriyeti) adını alan bu ülke, 5 Aralık 1936 tarihinde kurulmuştur. Ancak II. Dünya Savaşında Çeçenler ve İnguşlar, Almanlarla işbirliği yaptıkları gerekçesi ile sürgün edilerek Cumhuriyet ortadan kaldırılmış, 9 Ocak 1957’de yeniden kurulmasına izin verilmiştir.
Kuzeyde Rusya Federasyonu’nun Stavropol Eyaleti (kray), kuzeydoğu ve doğuda Dağıstan Özerk Cumhuriyet, güneyde Gürcistan Cumhuriyeti ile çevrilmiştir. Yüzölçümü 19.300 km2, nüfusu bugün itibariyle 1.300.000 civarındadır. Sınırları içinde 3 şehir ve 3 şehir tipinde yerleşim merkezi vardır. Başkenti Grozni’dir.
Yer altı servetleri bakımından Çeçenistan Cumhuriyeti oldukça zengindir. Petrol ve yer altı gazlarına hemen hemen her yerde rastlanır. Maden suyu kaynakları çoktur. Yapı gereçleri (kireç taşı, marn, alçı, kuvars kumu, kil) de boldur.
I - Çeçenler Kimdir?
Çeçenler Kuzey Kafkasya’nın yerli (otokhton) halklarından olup Kuzey-Doğu Kafkasya’da Çeçenistan’da yaşarlar. Kendilerine Nohçi diyen Çeçenler komşuları tarafından Miçikis (Kumukça), Burtel (Avarca), Şeşen (Kabardeyce) gibi isimlerle anılırlar. Çeçenler, İnguş ve Tuşlarla birlikte Weynah halkını oluştururlar. İnguşlar kendilerine Ğalğay demektedir.
Kuzey Kafkasya halklarının çoğunluğu müslümandır (Sünni). Kuzey Kafkas Halkları (Abazalar, Adığeler, Weynahlar, Dağıstanlılar, bu bölgede yüzyıllardır aynı kültür ve tarihi paylaşarak yaşayan asetinler ve daha sonar bu bölgeye gelip yerleşmiş Karaçaylılar ve Malkarlılar) çok yakın tarihsel kültürel ve akrabalık bağlaruyla birbirine bağlıdırlar. 19. yüzyıl ortalarında Çarlık Rusyası’nın uyguladığı sürgün politikası sonucu bu halkların önemli bir kesimi Osmanlı İmparatorluğun’da iskan edilmiştir. Günümüz Türkiyesinde 6 milyon Kuzey Kafkasyalının yaşadığı tahmin edilmektedir. Türkiyede Çerkes kavramı, genellikle bütün Kuzey Kafkasyalıları kapsayacak biçimde kullanılmaktadır.
I. Çeçenlerin kısa tarihi
Nohçi genel adıyla Çeçenlerden bahsede ilk yazılı kaynaklar M.Ö. 4-3. yüzyıllardaki Ermeni, Gürcü ve Roma-yunana kayıtlarıdır. M.S. 1. yüzyılda Alan Kavimler Birliğine katılan Çeçenler, zamanla orta ve kuzey-doğu Kafkasya’da çoğalmışlardır.
13 ve 14. yüzyıllarda Moğol saldırıları karşısında Çeçenler Kafkas Dağlarına çekilerek bağımsızlıklarını korumuşlardır. Bu dönemde Çeçenler kendilerine özgübir kale mimarisi geliştirmişlerdir. “Savaş Kulesi” olarak tanımlanan bu mimari örnekleri günümüze kadar ulaşmıştır.
1556 yılında Rusya’nın Astrahan’I işgal etmesinden sonar Çeçenistan-Rusya ilişkileri başlamıştır. Rus birlikleri 1587’de Terek nehrine ulaşmış ve 1590’ da Sunja nehri üzerinde ilk Rus kalesi kurulmuştur. Ancak 1783 yılına kadar Rusya’nın Çeçenistan’da fazla ilerlemediği görülmektedir. Fakat 1782-1784 yıllarında Güney ve Kuzey Kafkasya’yı birbirine bağlayan Daryal Geçidi’nin ele geçirilmesi ve bu geçitteki Gürgistan Askeri Yolu’nun açılması, 1784’te Vladikavkaz kentinin kurulması ve 1801’de Gürcistan’I ilhak eden Rusya’nın (güneyde) Transkafkasya’da egemenliğini pekiştirmesinden sonar saldırılar artmıştır. 1783-1824 yıllarında Çarlık, sistemli bir şekilde müstahkem hatlar kurarak ilerlemiştir. Bu dönemde (1818’de kurulan Graozni gibi) Kuzey Kafkas kentleri, Rus müstahkem hatlarının oluşturan kaleler halinde kurulmuş, birer askeri ve ticari merkez olarak gelişmiştir.
Rusyanın ilerlemesine karşı çok şiddetli direnişler yapılmıştır. 1783-1793 yılları arasında Şeyh Mansur’un 1810’larda İmam Hadis’in ve 1820’lerde Taymi Biybolat’ın önderliğinde işgale karşı önemli ve etkili direnişler gerçekleştirilmiştir. Fakat 1810’da İnguşistan bölgesi Rusya’nın kontroluna geçmiş ve İnguşların bir kesimi General Yemelov tarafından kuzeydeki ovalık bölgelere iskan edilmiştir.
Rusya Çeçenistan’da tam bir kolonizasyon politikası izlemiş, Çeçen halkının ekonomik ve kültürel gelişimini engellemeye çalışmıştır.. Grozni şehrine Çeçenlerin girmesi bile yasaklanırken, halk tarıma elverişli olmayan dağlık bölgelere doğru yerleşmeye zorlanmış, ovalık kesimlere Kazaklar iskan edilmiştir. Bu politikalar sonucu 1910’larda bir Kazak ailesi başına düşen toprak miktarı ortalam 15 hektar olurken, bir Çeçen ailesine sadece 3.3 hektar toprak kalmıştır.
Şubat 1917’de Rusya’da monarşinin yıkılması ve Ekim 1917’de Baolşeviklerin iktidarı ele geçirmesi üzerine Kuzay Kafkasya’da bağımsızlık hareketleri güçlendi ve 11 Mayıs 1918’de Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti ilan edildi. Fakat Kuzey-batı Kafkasya’da güçlü olan çarlık rejimi tekrar kurmayı hedefleyen ve “bir bölünmez Rusya” sloganı ile hareket eden General Denikin komutasındaki ordular saldırıya geçti. Şubat 1919’da çarlık yanlısı ordular Çeçenistan’ı işgal etti. Beyaz ordularına karşı Eylül 1919’da Şeyh Uzun Hacı’nın liderliğinde bvaşlayan ayaklanma Şubat 1920’de başarıyla sonuçlandır. Fakat bu kez de Mart 1920’de Bolşevikler Çeçenistan’da yönetime geldi. 1920-21 ve 1930-32’deki anti-bolşevik ayaklanmalar başarısızlılla sonuçlandı.
Bolşeviklerin bütün Kuzey Kafkasya’da iktidara gelmesinden sonar Çeçen-İnguş, Osetya, Khabardey, Balkar ve Karaçay bölgelerini kapsayan Sovyet Dağlı cumhuriyeti 20 Ocak 1920’de kuruldu. 30 Kasım 1922’de bu Cumhuriyetten ayrılarak Çeçen Özerk Bölgesi (11105 km2) 7 Temmuz 1924’te İnguş Özerk Bölgesi (3200 km2) oluşturuldu. Bu iki bölge 15 Ocak 1934’te Çeçen-İnguş Özerk Bölgesi adıyla birleştirildi. 5 aralık 1936’da Yeni Sovyet anayasası uyarınca özerk bölgenin statüsü Özerk Cumhuriyet’e yükseltildi.
İkinci Dünya Savaşı Çeçen-İnguş halkı için yeni bir acı döneminin başlangıcıdır. 1941-42 yıllarında Alman birlikleri Grozni petrol bölgesini ele geçirmek için askeri harekata başladı. (Bu dönemde Sovyetler Birliği’nin Azerbaycan’dan sonraki en büyük petrol üretim bölgesi Çeçenistan’dı.) 1942 sonbaharında alman Birlikleri Çeçen-İnguş Cumhuriyeti’nin bazı batı bölgelerini işgal etmelerine karşın, Grozni’ye giremedi ve Stalingrad yenilgisinden sonar hızla bütün Kuzey Kafkasya’yı terk etti. Buna karşın 23 Şubat 1944’te Moskova’nın aldığı bir kararla Çeçen-İngış, Karaçay ve Balkar halklarının Kuzey Kafkasya’dan Kazakistan ve Orta Asya’ya sürgün edilmesi kararlaştırıldı. 25 Haziran 1946’da Çeçen-İnguş Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti lağvedildi. Çok kısa sürede olumsuz koşollarda gerçekleştirilen bu sürgün sonucu yüzbinlerce Çeçen yollarda ve yeni yerleşim bölgelerinde yokluk, yoksulluk ve hastalıktan öldü. Şimdi hayatta kalabilen Çeçen yaşlılarının hepsi bu sürgünü bizzat yaşamış, orta yaş kuşağıda sürgünde doğmuştur. Bu nedenle 1944 yılında gerçekleştirilen ve Çeçen-İnguş Cumhuriyeti dışında Dağıstan ve Gürcistan’da yaşayan Çeçenleri de kapsayan bu facianın etkileri hala sürmektedir.
Çeçenlerin anayurtlarına dönmek istek ve teşebbüsleri sürgünden hemen sonar başladı. Yasak olamasına karşın pek çok insane evine dönme mücadelesini sürdürdü. Ancak 1954^te Stalin’in ölümünden sonar Çeçenlerin anayutlarına dönme hakkı tanındı. 9 Ocak 1957’de Çeçen-İnguş Ö.S.S.C. yeniden kuruldu
III. Bağımsızlığa Doğru
1980’lerin sonlarında izlenen glastnost (açıklık) ve perestroika (yeniden yapılanma) politikaları ile Sovyetler Birliği hızlı bir çözülme sürecine girdi. Değişik Cumhuriyetlerde kurulan halk cepheleri bağımsızlık yönündeki talepleri dile getirdiler. Başta Baltık Cumhuriyetleri olmak üzere SSCB.’ni meydana getiren birlik cumhuriyetleri sırayla egemenlik ve bağımsızlıklarını ilan etmeye başladılar. 1990 yılında Federasyon’nun kendisi de dahil olmak üzere hemen her özerk ve birlik cumhuriyeti egemenliğini ilan etmişti.
Çeçenistan’da toplumsal muhalefet Çeçen Ulusal Kongresi adı altında örgütlendi. 23-28 Kasım 1990’da toplanan Çeçen Ulusal Kongresi başkanlığı erken emekli edilmiş General Cohar Dudayev’I seçti. Kongrede üç aşamalı (1. Bağımsızlık, 2. Federasyon, 3.Kafkas Halkları Konfederasyonu) bir faaliyet programı benimsendi. Kongrenin baskıları sonucu Çeçen-İnguş Ö.S.S.C. yüksek meclisi 27 Kasım 1990’da egemenliğini ilan etti. Egemenlik Çeçen-İnguş toprakları üzerinde tüm hak ve yetkinin Çeçen-İnguş Cumhuriyetinde olduğu ve bu hak ve yetkilerin istenildiği biçimde kullanılabileceği anlamına geliyordu.
19 Ağustos 1991’de Gorbaçov’a karşı darbe girişimi olayların gelişimini hızlandırdı. Çeçen Ulusal Kongresi derhal darbeye karşı çıktığını belirtti ve darbeyi destekleyen yöneticilerin görevden alınmasını istedi. Bu arada darbeye karşı çıkan Rusya Federasyonu Parlemento Başkanı Boris Yeltsin Rusya Federasyonu içindeki özerk cumhuriyetlerin egemenlik yolundaki çabalarını destekliyordu. Örneğin Tataristan konusunda bir açıklama yapan Yeltsin “ne kadar istiyorsanız o kadar egemen olabilirsinz” diyerek egemenlik haklarının sınırı sadece o halkın kendisinin belirleyebileceğini açıkça belirtmişti. Yeltsin ayrıca cumhuriyetler ve federasyon arasındaki ilişkilerin yeniden belirlenmesi gerektiğini de savunuyordu.
Ağustos darbesine karşı mevcut yönetimin etkin bir şekilde karşı çıkmamasını eleştiren Çeçen Ulusal Kongresi kısa sürede başkanlık ve meclis seçimlerinin yapılması gerektiğini savundu. 15 Eylül’de oluşturulan Hüseyin ahmedov başkanlığındaki geçici yönetime iki ay içinde seçimleri yapmak üzere yürütme yetkileri devredildi. Uluslararası insani haklar komitesinin gözetiminde 27 Ekim 1991’de yapılan seçimlerde Cohar Dudayev devlet başkanlığına seçildi. 1 Kasım 1991’de yeni Meclis Çeçenistan’ın bağımsızlığını ilan etti. Bu gelişmeler üzerine Moskova 7 Kasım’da Çeçenistan’da olağanüstü hal ilan etti ve ertesi gün başkent Grozni’ye askeri birlikler gönderdi. Fakat halkın yoğun tepkisi sonucu bu birlikler geri çekilmek zorunda kaldı.
IV. Bağımsızlık yasal mı?
Çeçenistan’ın bağımsızlık ilanı ve son gelişmeler üzerine başta ABD olmak üzere pek çok devletin Çeçenistan’daki gelişmeleri “Rusyanın iç sorunu” olarak nitelemesi önemli bir soruyu gündeme getirmektedir.: Bağımsızlık ilanı yasal mı?
“Ulusların kaderlerini serbestçe tayin etme hakkı” 20. yüzyılın başlarından beri yaygınlaşarak Kabul gören İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, Helsinki Nihai Senedi, Paris Şartı gibi uluslararası sözleşmelerde de açıkça tanınan bir haktır. Bu hak temelinde Çeçen halkının bağımsızlık ilanı meşru ve devredilemez bir hakkın sonucudur. Uluslararası kamuoyu bu hakkın seçilmiş temsilciler tarafından ifade edilmesine saygı göstermekle yükümlüdürler.
Çeçenistan’ın bağımsızlık ilanı aynı zamanda mevcut uluslararası norm ve yasalara da uygundur. Bilindiği gibi Çeçen-İnguş Ö.S.S.C. Brejnev Anayasası olarak bilinen 1976 Sovyet Anayasası’na gore SSCB’ni oluşturan Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti’ne (RSFSC) bağlı bir özerk cumhuriyet statüsünde idi. Bu yasa, günümüzde Çeçenistan’ın Rusya federasyonu’na bağlanmasına gerekçe gösterilmektedir. Oysa Sovyetler Birliği’ni oluşturan cumhuriyetlerin 1990’larda birlikten ayrılmalarıyla SSCB ve Anayasası defakto ve dejure olarak ortadan kaldırılmıştır. Nitekim SSCB.’ni oluşturan bazı devletler yeni bir anlaşma temelinde yeni bir birliği; Bağımsız Devletler Topluluğu’nu kurmuşlardır.
Sovyetler Birliğini oluşturan cumhuriyetlerden biri oalrak Rusya Federatif Sosyalist Cumhuriyeti de benzer bir şekilde eski yasalarını değiştirmiştir. Zaten RSFSC.nin son parlementosu devlet başkanı Yeltsin’e bağlı birlikler tarafından fiilen ve fiziksel olarak kapatılmış, yeni seçimler ve yeni anayasa temelinde devlet yeniden örgütlenmiştir.SSCB. döneminden kalma yasalar yürürlükten kaldırıldığı için RSFSC.ni oluşturan federe birimlerin, yani özerk cumhuriyetlerin arasındaki ilişkilerin yasal çerçevesinin oluşturulması gündeme gelmiştir. Bu doğrultuda 31 Mart 1992’de kısaca “ Rusya Federasyonu İçindeki Egemen Cumhuriyetlerin İktidar Organlarıyle Rusya Federasyonu’nun Devlet İktidarı Federal Organları Arasında Yasama ve Yetkinin Dağıtımı (Paylaşımı) Üzerine Anlaşma” imzalanmıştır. Anlaşmanın giriş bölümünde de açıkça belirtildiği gibi federasyon anlaşması Rusya Federasyonu’nun egemenlik deklerasyonu ile Rusya Federasyonu içindeki cumhuriyetlerin egemenlik deklerasyonları temelinde imzalanmıştır; yani eski RSFSC. içindeki cumhuriyetlerin egemenlik hakkı açıkça tanınmıştır ve bu hak temelinde yeni federasyonun yasal çerçevesi kurulmuştur. Eski Rusya SFSC. Yasaları yürürlükten kalktığına gore, yeni oluşan federetif devletin böyle bir yeni anlaşma temelinde yasal çerçevesinin kurulması doğru ve yasal bir tutumdur.
Rusya federasyon anlaşmasını o tarihte iki cumhuriyet, Tataristan ve Çeçen-İnguş Cumhuriyeti imzalamamışlardı. 12 aralık 1993 günü yapılan Rusya Federasyonu yeni anayasa oylamasına ve parlemento seçimlerine de bu iki cumhuriyet katılmamıştır. (Tataristan Cumhuriyeti daha sonar Rusya Federasyonu ile ayrı bir antlaşma imzalayarak federasyona katıldı. Tataristan’da Duma ve federal meclis için seçimler 13 Mar 1994 ‘te yapıldı. ) Bu durumda Çeçenistan’ın Rusya federasyonuna bağlı olduğunu belirten bir antlaşma yoktur; bu nednele “Çeçenistan Sorunu”nun Rusyanın toprak bütünlüğü içinde çözülmesi yolundaki önerilerin yasal dayanağı bulunmamaktadır.

Hiç yorum yok: